Rio de Janeiro Karnavalı zamanı olmasa da Rio seyahati oldukça keyifliydi. Sao Paulo’dan aktarma nedeniyle yolculuk biraz uzun sürüyor ama THY’nin her zamanki kaliteli hizmet anlayışı sayesinde 12 saatlik uçuş gayet rahat geçti. Sao Paulo’dan iç hat aktarmasıyla 40 dakikalık uçuş sonrası Rio’ya vardım. Rio’nun iç hatlar havalimanı denizin üstünde sayılır ve pist çok kısa. Keskin bir virajla dik bir iniş olmuş ama ben o sırada uyuduğumdan farketmedim 🙂
Favela ve Brezilya Kültürü
Ultra fakir gece kondu mahalleleri olan favelalar, nispeten eski yüksek binalar, yanında yeni yükselen yapılara değişik din ve ırktaki insanlar eklenince Rio çok renkli bir görünüme ulaşmış.
Favelalar Brezilya’nın kültürel temelini oluşturuyor, genel olarak Rio de Janeiro ve Sao Paulo’da toplanmışlar. Kelime olarak portekizce bakla anlamına gelen “fava”‘dan geliyor, buralar eskiden yoğunlukla bakla tarlalarında çalışanların yaşam alanıymış.
Rio’da yüzlerce favela var, Rio nüfusunun yaklaşık %20’si buralarda yaşıyor. Bunların bazıları geçmişten gelen çok fakir mahallelerken bazıları da daha yeni, yaşam seviyesi biraz daha yüksek olanlar. Rio de Janeiro Karnavalı’na katılan samba okullarının ve Pele, Zico, Ronaldo gibi bir çok ünlü Brezilyalı futbolcunun kaynağı bu favelalar.
Favela harici yaşam da genel olarak orta kesim diyebilirim. Rio’da neredeyse hiç lüks araba göremedim. Trafiğin neredeyse tamamı orta segment araçlardan oluşuyor.
Brezilya yükselen ekonomilerden. Önümüzdeki dönem için de yüksek potansiyel olarak gösteriliyor. Ekonomi için bir güzel haber de Brezilya’lıların denizde petrol bulmuş olmaları. İlk başta bu petrolü çıkarmak mümkün görünmüyormuş ama bunu kendi geliştirdikleri teknoloji ile başarmışlar. Ayrıca petrolü çıkardıktan sonra karaya gelene kadar işleyip hazır duruma getiren özel devasa gemileri yerli kaynaklarla inşa etmişler.
Bunları görüp halkı da gözlemledikten sonra Brezilya’nın çok daha ileriye gideceğine inancım tam.
Sofitel Otel
Kaldığım otel Copacabana plajının sonunda bulunuyordu. Lokasyonu gayet iyi, arka taraftan Ipanema’ya 2-3dk’lık yürüme ile ulaşmak mümkün. Otelde öğlen ya da akşam yemeği yeme fırsatım olmadı ama kahvaltıları güzeldi. Özellikle yurtdışında kahvaltıda beyaz peynir ve zeytin bulmanın zorluğunu düşünürsek Sofitel‘in kahvaltılarında aradığım peynir ve zeytin çeşitlerini bulabilmek oldukça sevindirici oldu. Tanıdık tanımadık tropik meyveler de kahvaltının bonusu tabii ki.
Rio de Janeiro’nun ünlü plajı: Copacabana Plajı
İsmen belki de Rio de Janeiro’nun en ünlü plajı olan Copacabana plajı benim için biraz hayal kırıklığı oldu. Çok daha uzun ve geniş bir plaj bekliyordum. Antalya’daki plajlarımızdan pek farklı gelmedi bana. Çoğu bölgesinde yüzmek yasak, ancak ilk 10 metre içinde serinlemek mümkün. Ya da dalga sörfü yapacaksınız ki o da gene sahile yakın oluyor çünkü dalgalar uzaktan başlamıyor, sahile çok yaklaşmışken oluşuyorlar ancak. Tüm bunlara rağmen plajda oturup okyanusa bakmak huzur verici.
Plajın canlılığı spor yapan halktan geliyor. Plaj üzerindeki beach volley alanında ayakla voleybol oynayanlar, futbol alanında top koşturanlar, hemen arkasındaki bisiklet yolundaki bisikletliler, koşanlar… Brezilyalılar spora önem veriyor. Bunun en güzel göstergesi de Pazar günleri plajların arkasındaki yolu araç trafiğine kapatmaları. İnsanlar geniş yolda rahatlıkla bisiklete binip, koşarken önündeki plajda keyif yapanların da araçların gürültüsünden, egzosundan rahatsız olmamaları amaçlanmış. Pazar günü sahil şeridinin araç trafiğine kapatılması uygulaması Brezilya dışında bir tek Uruguay’da var. Harika bir uygulama… bize de lazım.
Rio de Janeiro’nun elit plajı: Ipanema Plajı
Ipanema plajına Rio’daki son günümde uğradım. Copacabana daha çok halk plajı gibi dururken Ipanema biraz daha üst kesimin uğradığı bir plaj. Kumsal hemen hemen aynı ama deniz daha dalgalıydı. Sörfçüler burada daha çoktu. Ipanema’nın ardından bir de Leblon plajı var ama oraya gitmeye fırsatım olmadı.
Botanik Bahçesi (Jardim Botânico)
Rio’nun ünlü botanik bahçesinde çeşitli bitkiler var. Çiçek çok göremedim ama yeşil bitki çeşitliliği oldukça zengin. Amazon ormanlarındaki dev ağaçlardan, bir bebeği taşıyabilen gölet üzerinde kase gibi yüzen yaprakları olan ismini hatırlayamadığım ağaç… (fotoğrafta görebilirsiniz)
Botanik bahçesi biraz turistik amaçla yapılmış gibi. Tamamı yapay bir bahçe aslında. Değişik yerlerden getirilmiş bitki ve ağaçlarla süslenmiş güzel bir bahçe. Bizdeki gibi gelin damat fotoğrafı için popüler bir mekanmış ama ben sadece gebelik fotoğrafı çektirmeye gelmiş bir Brezilyalı kadına rastladım 🙂
Tijuna Doğa Parkı (Parque Nacional da Tijuna)
Corcovado dağının hemen alt tarafında, jiplerle gezebildiğiniz bu büyük doğa parkında yükseklere çıktıkça hafif esinti serinletici klima etkisi yapıyor. Park içinde bir kaç durak var. Vista Chinesa’da fotoğraf için durabilir, çalıların arasında saklanan (!) anakondaya bakabilirsiniz. Yolun sonunda ufak bir şelale de var.
Vista Chinesa
Çok küçük, şadırvan şeklinde Çin tarzı bir yapının olduğu bu tepeden şehir merkezine gerçekten çok güzel bir bakış var. Fotoğraf çekmek için ideal mekanlardan biri. Rio’da şehrin ve denizin fotoğraflarını tepeden çekebileceğiniz o kadar çok nokta var ki bir süre sonra tüm fotoğraflar birbirine benzemeye başlıyor. Vista Chinesa bu noktaların en güzellerinden biri.
Corcovado ve Dinler
Portekizce “kambur” anlamına gelen 710 metrelik Corcovado dağının tepesinde dünyanın 7 harikasından biri seçilmiş olan İsa heykeli (Cristo Redentor) yer almakta. Heykele ulaşmak için 3.8 kilometrelik dişli raylı tren yolunu 2 vagonlu tren ile geçiyorsunuz. 38 metre yüksekliğindeki (30 metre heykel, 8 metre kaide) dev heykelin hem uzaktan hem de yanına geldiğinizde ne kadar büyük olduğunu hissediyorsunuz ama ne yazık ki yakından çekilen bir çok fotoğrafta çok daha küçükmüş gibi görünüyor. Hatta selfie’min birinde biri ufak bir heykelle kafama vuruyor gibi çıktı.
İsa heykelini Fransız heykeltraş Paul Landowski tarafından yapılmış, 1931’de resmi açılışı olmuş. Heykelin şehre baktığı düşünülürken rehberimizin belirtmesine göre bir süre önce Paul Landowski’nin annesinin yahudi olduğunun ve heykelin aslında Kudüs’e baktığının farkedilmesi ilginç bir gelişme.
Brezilya’da bir çok din ve ırktan insan yaşıyor. Gözlemlediğim kadarıyla Brezilya insanı stresten uzak, barışçıl, mutlu ve birbirine saygılı. Trafikte araçların neredeyse Avrupa’daki gibi size yol vermesi Brezilya’lıların oldukça medeni olduğunun göstergesi.
Copacabana civarında bir musevi mahallesi var ama müslümanların yoğun olarak yaşadığı bir yer yok. Kilise, sinagog gibi yapılar varken Rio’da hiç camii yokmuş. Brezilya’da yaşayan Bangladeşli, Pakistanlı zengin müslümanlar biraraya gelip Maracana stadının hemen arkasında camii inşasına başlamış. 3-4 ay sonra Rio da camiisine kavuşuyor olacak.
Sugarloaf (Pão de Açúcar)
Rio de Janeiro’nun en güzel manzaralarından birini görmek için SugarLoaf’a her biri 2-3 dakika süren iki aşamalı teleferik ile çıkılıyor. İlk çıkılan tepe 220 metre yükseklikteki Morro da Urca oluyor. Buradaki manzara da güzel ama en tepeye çıkmadan karar vermeyin derim. İkinci teleferik ile 396 metre yükseklikteki Pao de Açucar’a ulaşıyorsunuz. Özellikle güneşin batışını seyretmek için çok ideal bir nokta. Şehrin hemen her tarafını bu tepeden görmek mümkün. Göremediğiniz kısmını da Corcovado’dan görebiliyorsunuz.
Maracana Stadyumu (Estádio Mário Filho)
1950 FIFA Dünya Kupası için açıldığında Maracana stadyumu 200 bin kişilik kapasitesi ile dünyanın en büyük stadyumu idi. Özellikle FIFA güvenlik kurallarının yönlendirmesiyle 2010-2013 yılları arasın yapılan renovasyon sonucunda stadyumun kapasitesi 80 bine indirildi. Artık dünyanın değil ama Brezilyanın en büyük stadyumu olarak devam ediyor. Stadyumun orjinal ismi ünlü spor yazarı Mario Filho’dan geliyor. Ama hala Maracana nehrinden gelen ismi dünyaca popüler.
Tekne turu
Rio merkezinden yaklaşık 2 saatlik bir karayolculuğu sonunda tekneye bineceğimiz sahil kasabasına geldik. Rio’daki tek yağışlı ve bulutlu gün tekne turuna denk geldi. Hava izin verse çok daha güzel bir gün olabilirdi ama gene de keyifli bir gezi oldu. Tekne, açık deniz yerine büyük koyda dolaştığından şehir içindeki plajların aksine deniz oldukça sakindi ve durduğumuz yerlerde rahatça denize girmek mümkündü. Manzaraya baktığınızda tropik iklim esintileri ile egzotik bir tatil yöresine gelmiş gibi hissediyorsunuz.
Türkiye’deki tekne turlarındaki makarna, balık ve karpuzdan oluşan öğlen yemeği menüsü Brezilya’da daha zengin. Açık büfede büyük toprak kaplarda balık ve deniz mahsülleri, yanına salatalar, pilav ve irmik, sosları ile beraber lezzetli yemek tekne turu keyfine keyif kattı.
Brezilya mutfağı: Churrascaria
Deniz, kum, doğa, manzaradan konuştuğumuz yeter… Yemek zamanı! 🙂 Nasıl bizde kebap restoranı, İtalyanların pizza restoranları, Japonların suşi restoranları varsa Brezilyalıların da Churrascaria denen et restoranları meşhur. Churrascaria Portekizce barbekü demek. Kısaca yiyebildiğin kadar et olan barbekü restoranları.
Konsept hemen hepsinde aynı: Soğuk mezelerin, salata çeşitlerinin, suşi ve sashiminin olduğu açık büfeden istediğinizi istediğiniz kadar alıyorsunuz. Garsonlar da ellerinde farklı et çeşitleriyle masaların arasında dolaşıyor. Hangi etten isterseniz çağırıyorsunuz ve kesip tabağınıza koyuyorlar. Et de limitsiz, siz dur diyene kadar gelmeye devam ediyor. Ne güzel değil mi? Yemeğin sonunda da dondurmalı meyve salatasını tatlı niyetine yiyip Brezilya kahvesi içebilirsiniz.
Rio de Janeiro’da 3 tane Churrascaria restoranına gitme şansım oldu. Bunların arasında Churrascaria Palace’ı en çok beğendim çünkü sadece et değil balık ve diğer deniz mahsüllerinden de sunuyorlardı. ikinci restoran Estrela do Sul’un etleri lezzetliydi ama içeride çok yoğun olarak koyun eti kokusu vardı. Normalde koyun eti beni rahatsız etmez ama bu restorandaki koku çok yoğundu. Üçüncü restoran Tourao, Baha bölgesindeydi, buradaki etler de güzeldi. Baha bölgesi İstanbul’daki Ataköy gibi bir mimari proje semti. İçinde deniz suyu ile beslenmiş genişçe bir yapay kanal da yer alıyor.
Brezilya kahvesi
Brezilya kahve üretiminde dünya birincisi. Gittiğim restoranlarda kahve espresso bardağı gibi küçükçe bir bardakta sunuluyor ve görünümü de filtre kahve gibi, köpüksüz. Filtre kahve pek sevmememe rağmen Brezilya’daki bu kahveyi beğendim, hem de her denememde. İçimi çok rahat, espresso gibi ağır değil.
Rio de Janeiro Karnavalı
Karnaval zamanında gitmedim ama Rio de Janeiro Karnavalı hakkında yeterince bilgi aldım. Belki de en önemlisi karnaval zamanında Rio’nun çok daha pahalı ve tabii ki çok daha kalabalık olduğu. Favelalarla beraber 20 milyon civarı nüfusun üstüne bir kaç milyon da turistin eklendiğini düşünemiyorum doğrusu.
Karnavalın kazananının seçildiği, 80 dakikalık kareografinin sunulduğu geçit alanı tam 800metre. bu 800 metre içinde samba okulları kareografilerini tamamlayıp jüriden yüksek not almak için ellerinden geleni yapıyorlar. Klimalı VIP locaların 300-400 dolar olduğu tribünlere karnaval zamanının kalabalığında ulaşmanın kolay olmayacağını düşünüyorum. Geçit alanınındaki beton yapının tanga heykeli olduğunu da öğrenmiş oldum 🙂
Gece hayatı: Lapa
Rio’nun geceleri nerede canlı diyorsanız Lapa’ya bir uğrayın. Çok geniş bir yer olduğunu söyleyemem ama özellikle turistlerin çoğu akşamları burada. Eminim maç olan akşamlar çok daha canlı oluyordur. Şehir merkezinden yaklaşık 20 dakikalık taksi yolculuğu ile kolayca ulaşmak mümkün. Taksi demişken, Rio’da sarı taksi bulmak kolay. İstanbul’daki gibi her yer taksi.
Alışveriş: Barrashopping
Rio’nun en büyük AVM’si. AVM sevmeyen biri olarak Sao Paulo’ya transfer öncesi geçirmemiz gereken bir kaç saat nedeniyle mecburen burada durduk. Bizdeki AVM’ler gibi, markalar, mağazalar benzer. Hawaiinan terlikleri almak istiyorsanız iyi bir adres olabilir. Brezilya’ya özgü hediyelik eşya almak istiyorsanız burada bulmanız pek mümkün değil. Ancak Nike, Adidas mağazalarından spor kıyafetler bulabilirsiniz. Geleneksel hediyelik eşya satın almak istiyorsanız plajın arkasında kurulan akşam pazarlarına uğrayabilirsiniz. Tekstil pek kaliteli değil ama mıknatıs, biblo, maç düdüğü gibi orjinal hediyeler bulabilir, havaalanındaki freeshop’tan çok daha ucuza alabilirsiniz.
Rio de Janeiro güzel bir şehir. Gezimden çok keyif aldım ama bu kadar yolu Rio de Janeiro Karnavalı yoksa sadece Rio için gelmek yerine tavsiyem vakit ayırabilirseniz Güney Amerika seyahatinize 2-3 durak daha ekleyin. Buenos Aires, Uruguay, belki Peru…
Bir sonraki yolculukta görüşmek üzere..
1 thoughts on “Rio de Janeiro Karnavalı yoksa Rio’da neler var?”
Denizin keyfine Ayvalık Sarımsaklı’da varın | İlker Üstüner
(Eylül 14, 2015 - 11:28)[…] ay önce Rio de Janeiro’daki Copacabana plajındaydım. Hatta detaylı bir yazı yazmıştım, Copacabana’nın beni biraz hayal kırıklığına uğrattığını, beklediğim […]